Sabahın köründe uyanınca beni ben tanımıyorum, kim anlarki halimden. Annem her gün geceden sabah kahvaltısını hazırlar masaya bırakır. Ee tabi bende olsam aynısını yaparım. Yaş 33 e gelmiş illede evlen evlen diye tutturan bir anneye, yok daha erken diyen bana, bende olsam acımam. Gözlerim kapalı, yine kafa gecede kalmış. Alarmın tokmak sesiyle bir çırpıda uyandım. Kalktım kalkmasınada, odamdaki dağınıklık elbiselerimi saklamış sanki. Her yeri arıyorum. Bilgisayar klavyesinin altında çorabımın birini buldum. Diğerini avizenin üstünde 😃 ne ara buraya gelmişse. Tam yarım saatimi almıştı elbiselerimi aramak. Neyse mutfağa geçip masaya oturdum. Geceden bir tane kaşarlı tost yapmış, tabağın üstüne koymuş annem. Tostu elime aldım kaya mübarek, bu ne laaann . Bu kadın bana işkence yapıyor bildiğin. Tam ısıracaktım ki, tost elimden tabağın üstüne düştü, tabak ortadan ikiye ayrıldı. Gözlerim fal taşı gibi açılmış bir tabağa bir tosta bakıyorum . O an odadan babamın öksürüğü duyuldu. Sesi bildiğin kulağımın dibinde sandım. Neyse, kırılan tabağı çöpe attım, dolaptan biraz peynir, biraz salam aldım. Oturdum sandalyeye. Salamın arasından bir not kağıdı fırladı, üzerinde ” az ye bitirme” diye bir yazı. Allam beni takip mi ediyor bu kadın. Tam ısıracaktım ki, zurna sesi çalmaya başladı ne oluyor lan Ata, kafayı yiyosun heralde dedim. Masa üzerinde duran telefon çalıyormuş, dün patronun oğluna vermiştim, galiba onun işidir dedim. Telefonda kocaman harfle, PATRON ARIYOR HAZIR OOOL diye yazıyor. Olum bu ne harbi deli olacam yahu dedim. Bismillah, diyerek telefona cevap verdim.
Karşıdaki patronun sesi -Alüü – buyur patron -Atacığğğım, canim benim gelirken bene her zamankinden getir. Gözlerimden atan yaş, aleve dönüştü birden -Baş üstüne patron dedim, sonra kapattık.
Lan sanki her zamanki derken başka bi havaya giriyor bu adam. İnadına, her zamankinden getir diyor. Ard arası bir tane sigara. Neyse sabah saat 7 ye geliyordu. Kapıyı açıp aceleyle çıktım. Kapı üzerime küüüt diye kapandı. Ortalık zifiri karanlığa büründü. Ellerimle yoklayarak ayakkabılarımı arıyorum. vallahi yok ortada, aradım taradım yok. Nasıl şimdi kapıyı çalayım, annem, babam uyuyor, benim yüzümden uyanırlarsaa, ben yandım. Babamın gazabından kim kurtaracak beni dedim, bir yandan da yutkunuyorum. Neyse, kapının tokmağını kaldırdım birkez vurdum taağğk !! sesi çıktı, binanın içinde zikzak çizer gibi ses bir oraya bir buraya vurup yankı yaptı. Kulağımı kapıya dayadım, ses yok, bir daha tokmağa vurdum tağğk!! diye aynı ses. Oturdum kapının önündeki mermere, ağzımı kapının köşesine dayadım sessizce “anne ayakkabılarım yok” “anneee” dedim. bir iki dakika sonra apartmanda bir hareketlilik patır kütür kapıları açan açana. “kaçın depreem oluyor kaaçınn !!”. ben bi ayaklarıma bakıyor, bir de, yanımdan bastonuyla can havliyle “canını seven ğğaçsın !!” diye bağıran sureyya nineneye bakıyorum. Baktım bizim kapı açıldı. Babam karşımda “kağğçıınn kağğçııın terpem oliyor !! ” 😁 ulan iyi dedim, tam zamanı buldu . Attım kendimi eve, dolaptan babamın leylek burunlu dediği ayakkabılarımı aldım, giydim kaçtım dışarı. Dışardaki kalabalıktan yılan gibi süzülüp sıyrıldım, orda duramazdım, çünkü işe geç kalıyorum. Biraz yürüdükten sonra karşı marketten captan black sigarayı aldım. Otobüs durağına vardım. Otobüse binip işe gittim. (Buraya kadar olan bölüm evden işe gidene kadarki yaşadıklarımdı. Sonrası iş yerimde geçen tebessümlük olaylar.)
İş yerimin tam karşısındaki durakta inmiştim. Vale nin kapısından dışarı çıkan ismail biryandan belini mezdeke gibi sallıyor, bir yandan elini. Bi garip hareketler yapıyor. -Ataaa abi acele et !!- diye bağırıyor. Haydi bismillah gene ne oldu yav dedim. Koşar adımlarla vardım yanına -ne oldu lan ismail- dedim.
– Abi çay söylemiştim, soğumasın birlikte kahvaltı yaparız dedim. -Hay allah sandım birşey oluyor dedim. Neyse kahvaltıyı yaptık. Cebimden sigaramı alıp yakarak dışarı çıktım. Masa üzerinde bıraktığım telefon, az sonra zurna sesiyle çaldı 😁 ben etrafa bakıyorum, nedir diye demeye kalmadan anladımki benim çılgın telefon olmalı, içeriye girdim. İsmail telefona bakıp bakıp gülüyor. -Abiii bunee hahaha hohohhoo !! derken -Ney ne olum dedim. -Telefon çalarken sandım düğün konvoyu geçiyor dedi ismail. Gülmüştük birlikte. Üzerini okumamıştı sanarım . PATRON ARIYOR HAZIR OOL yazısını, bu iyiydi benim için fazla rezil olmaktan kurtulmuştum. Telefona cevap verdim. Patron -Alüü Atacığğım -buyur patron -şu benimkini getir. Hay allah unutmuştum götürmeyi. -Baş üstüne patron, hemen getiriyorum dedim. Vale olan mesai arkadaşım ismail e dönüp durumu anlattım. Patronun odasına gitmek için asansörün önünde bekliyorum. İki dakika sonra asansörün kapısı açıldı. İçeriden bizim bir otuzlu boylarında muhasebeci mualla hanım çıkıyordu . -Günaydın atacım dedi. -Oo günaydın muallacım bende diyorum asansör neden salına salına iniyor, sen varsın diye demek. Sonunda patronun odasındayım, sigarasını verdim. Patron, benim gibi bir personelinin olduğuna, çok memnun olduğunu anlattı anlattı durdu. Sonra bir görev kağıdı verdi. Listeye bakınca, kızgınlığımı belli etmemiştim, ama odasından çıktıktan sonra bağırdım, ya ben VALEMİYİM YOKSA KALEMİ diye . 😄 işte benim koca bir günüm ün 9 saati böyle koşuşturmayla geçiyordu . Okuduğunuz için Teşekkür ederim.
MUAMMER KILIÇ 👑

“VALEMİYİM YOKSA KALEMİ” için bir cevap
😃😃😃
Super tadımlık gulumsemelik bir yazı kardeşim gönlüne yüreğine kalemine sağlık……
BeğenLiked by 1 kişi